Bu güzellik yakın çekim istedi :):):)
Macaron zerafettir, macaron aşktır, macaron her bir ısırıkta bulutların üzerinde yürüdüğünü hissetmektir. E biraz da nazlıdır kendileri, çok ilgi, şefkat ister yaparken… Yıllar önceki bir iki başarısız denememden sonra sadece hazır alıp yemeye karar vermiştim ki, sevgili Cenk Sönmezsoy’un heyecanla beklediğim şahane kitabı ‘Cafe Fernando’ çıktı, iş yine başa düştü. Yılbaşı gecesi için nasıl bir tatlı yapayım diye düşünürken ‘mont blanc’ da karar kıldım. Kestane püresini hazırlayıp buzluğa attım, daha vardı yılbaşına. Nedense sonra elim gitmedi, yılbaşı geldi geçti ve ben hatırladım buzluğun derinliklerindeki kestane püresini. Kısmeti macaron olmakmış :):)
Tarif defalarca okundu, kelimesi kelimesine uygulandı ve sonuç göz yaşartıcı derecede güzel oldu, en azından üç tepsiden ikisi :):) Bir tepsi eteklenmedi, biraz fazla pişti ama kimin umurunda sonunda “başardım”, iki tepsi şahane macaron yaptım. Ve sonrasında her yapışımda daha iyi sonuçlar aldım. Hala kendime tam olarak güvenmesem de çalışmalara devam ediyorum.
Yukarıda da dediğim gibi tarifi hiçbir şekilde değiştirmeden birebir uyguladım Cafe Fernando’dan, o sebepten burada paylaşmayı doğru bulmuyorum ve sizi macaronlarımla baş başa bırakıyorum :):)
Bir yanıt yazın